19 Şubat 2008 Salı

I- Ching Falı

I-Ching Falları

I-Ching'i biz batılılara çekici kılan özelliği, öncelikle bizim anlayışımıza ters düşen bazı gerçekleri az bulunur bir açıklıkla önerebilmesidir. I-Ching, alışılmadık diliyle günlük yaşantımızdan çok kopuk gözüksede doğal ve sezgisel yaklaşımı aslında tümdengelimli, mantıksal düşüncemizin tamamlayıcısıdır. I-Ching'e göre değişim her yerde ve her şeyde bulunan devamlı, sonsuz bir güçtür. Bu gücü ve onun gelişim sürecini anlayabilen kişi, durumu gerçekten kavramış demektir. I-Ching'in başarıları şimdiye dek pek çok kez kanıtlanmıştır.

Örneğin insanın bütünlük ve düzene olan ihtiyacını keşfeden ilk psikolog C.G. Jung, görünüşte birbiriyle ilgisiz olaylar arasındaki bağlantıyı eşlemlilik (senkronite) terimiyle adlandırdığında, I-Ching'i göz önünde bulundurmuştu.

I-Ching'le kuracağımız ilk ilişki, tüm sistemi anlamaya yönelik olmamalıdır. Jung'un I-Ching'in benzersiz psikolojisi diye adlandırdığı olguyla yakınlaşmamız yeterlidir. Özleri Antik Çin Stiline dayandığından, hexagramlar çiçekli, süslü ve karmaşık olmalarına karşın son derece güncel ve ana konulardan bahsederler.

I-Ching'in en önemli amacı, bütün ontolojik sistemlerde olduğu gibi kendini bilme ve tanımadır. Prensiplerine ve metoduna uyulursa I-Ching, biraz kararlılık ve mantığın da yardımıyla herkes için geçerli bir bilgi ve esin kaynağı olabilir.


Hiç yorum yok: